Jartiyerli Madonna
- Busra Seyis
- 17 Eki 2016
- 3 dakikada okunur
Dayanamıyorum abi! Ülkede her taraf cehaletten kırılıyor ve ben buna dayanamıyorum. Bizim ülke gibi televizyon kültürü aşırı yayılmış bir ülkede, bu denli enteresan tiplerin ekranda görünmesine çıldırıyorum. Size çok önemsiz de gelebilir ancak bu insanlar bu programlardan paraları götürüyorlar. Bebek'te, Moda'da falan oturabiliyorlar. Muhammet'i hatırlıyor musunuz? Kağıt topluyordu. 3-4 arkadaşıyla beraber bir evde kalıyordu, arkadaşı hastaydı, ona bakıyorlardı. Kalan parasıyla da kitap alıp okuyordu. Kafka, Bukowski falan gibi klasikleri... Muhammet'i bu kanalın kapısından sokmazlar.
''Okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır.''
Bakın bu laf çok önemli. Bunun bir diğer türevi de ''Ben sana kaymakam olamazsın demedim, adam olamazsın dedim.'' hikayesi. Çok doğru bir düşünce. Nice üniversiteler bitirip de bir bok bilmeyen insanlar tanıyorum. Genel kültürden bahsediyorum. Ya da kitap, defter cahili değil de vicdan cahili olan insanlar. Sen de tanıyorsun? Senin de etrafında var? Yalansa yalan de!
''Benim bilgimi bir diploma ölçemez.''
Olay bu da değil tabi. Tabi ki üniversiteler okunuyorsa okunsun. Okunmuyorsa adımlar atılsın. Üniversiteye gitme ama o bilgilere de sahip olmaya çalış. Gerçi üniversitenin şu huyunu seviyorum; şimdi gidiyorsun kampüs kafası ohh mis. Herkes entel, kimisi devrimci, kimi memleketi kurtaracak, kimi pilavlı için ortam yapacak falan. Bu insanların hepsiyle bir aradasın ve şunu öğreniyorsun; öyle her ortamda her boku konuşmayacaksın. Bilmediğin bir şey varsa susacaksın.
''Herkes her şeyin en iyisini biliyor.''
Size 28 yıllık hayatımda bana çok büyük ders olmuş bir karakterden bahsetmek istiyorum. 20'ye yakın süredir ''dostum'' olan bir kadın vardı. Liseyi ona göre gereksiz olduğundan, gerçeğe vurulduğunda ''farklı kafalarda'' olduğundan bitirmemiş bir insandı. Yırtardık kendimizi ''Al şu diplomanı sonra n'aparsan yap.'' diye. Neyse zor bela aldı diplomayı. Yıllarca ''Benim bilgimi üniversite diploması ölçemez.'' kafasındaydı. Haklısın ablacım, ölçemez. Ama o arada kendini de geliştireceksin. Sadece okuma olarak değil, hayat bilgisi olarak da... Neyse kendini sözde okumaya verdi. Çok fazla kitap okuyor, sosyal medyada sürekli kitap severlerle ve kitap okumanın önemiyle ilgili yazılar paylaşıyor. Aylarca aynı evde yaşadık, eline 2 kere kitap aldığını gördüm o da 2 sayfalık. Bütün gün yabancı dizi izleyip, dizi izlemenin yüksek bir sosyal seviye olduğunu sanıp, forum ve sözlüklerden öğrendiği şeyleri insanlara kendi fikriymiş gibi anlatıp, bir de üstüne bilginiz olduğu, eğitimini aldığınız, yıllarca bu konu hakkında çalıştığınız bir mevzuda bu okuduklarıyla sizden daha çok şey bildiğini zanneden ve bunu size zannettirmeye çalışan bir garip kadındı. Her girdiği ortamda bir ''brain-storm'' yaratmaya çalışıp, beynini pazarlardı. Mesela insanlar oturmuş iki bira içip mal muhabbet yapacak, duramazdı. O kadar insanı bir arada görünce beynini ortaya koymadan yapamazdı. Ya da en fazla 1 hafta bir iş yerinde çalışır ancak onu uzmanlık alanıymış gibi anlatırdı. Ya her şeyi bilemezsin! Yok, diyemiyorsun işte. Çünkü cahille yapılan bir muhabbet yorar arkadaşlar. Onlar her zaman haklıdır ve bence en büyük cehalet bilmediğini bilmemek. Neyse gel zaman git zaman bu anlattığım karakter bir üniversite kazandı, okuyor. Çok da güzel bir şey yaptı bence. Ancak şöyle bir durum var ki; davranışlar değişse de karakter aynı kalıyor ve bu bir şekilde yeniden davranışlarınıza entegre oluyor. Sonra ne olacak biliyor musunuz? Bugün videosunu dönen Kürk Mantolu Madonna kitabının muhabbetindeki kadın gibi olacak.
''Sen ne anlatıyon mal değneği?''
Demediğimiz için de yer yer çıldırıp, yer yer sinirlenecez. Bugün, bu tarz insanlar işte bu yüzden etrafımızda. Bugün izlediğimiz bu kadın bize çok güzel bir gerçekliği veriyor. Cem Yılmaz söylediğinde gülüyoruz ancak ne kadar da doğru ''Faruk Eczanesi'' Bilmiyorsan, bilmiyorsun bunu kabullenmek çok zor bir şey değil. He öğrenmeye çabalamak da çok zor bir şey değil. O kadın bugün o yayına çıkarken bu konu hakkında konuşulacağını biliyordu. Ancak herhangi bir araştırma yapmaya gerek bile duymadı. Neden biliyor musunuz? Çünkü onunla aynı ortamda bu zamana kadar olan insanlardan birisi ''Sen ne anlatıyon mal değneği'' demedi. Yayından çıktı, hakkında konuşuldu ve tanımayan insanlar tarafından tanınarak da ününe ün kattı.
''Kanada, Norveç, İzlanda''
Blogla ilgili söyleyeceklerim bu kadar.
Kendimle ilgili olarak da; yazı dilini İstanbul ağzıyla yazmayı seçmedim, sizinle konuşmak istedim. İlaveten, Kürk Mantolo Madonna'yı okumadım. Teşekkürler.
Her gircddddddddd
Son Yazılar
Hepsini GörHer sabah uyandığımda kahve içmeyi, sigara tüttürmeyi ve köpeğimin yanaklarını sıkmayı severim. Her öğle vakti eğer yaz mevsimiyse...
Comments