Kürtaj deme, ayıp olur!
- Busra Seyis
- 2 Ağu 2016
- 3 dakikada okunur

Akşam saatlerinde Nazlı Ilıcak'ın katıldığı bir programda kürtaj üzerine konuşulan bir ana denk geldim. Eski zamanlardan, hani şu devlet ''büyüklerimizin'' kürtaj yaptıran kadın hakkında geniş geniş konuştuğu, akıllar verdiği dönemlerden kalma.
Bunun tamamen kadına ve erkeğe bırakılması gereken bir karar olduğuna inanıyorum. Bebeğe güzel bir gelecek sağlanamayacaksa, taraflardan birisi bunu istemiyorlarsa, huzurlu bir ortamda yaşayamayacaksa ya da bir tecavüz sonucu oluşmuşsa bebeği dünyaya getirmenin gerçekten o çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden birisi olduğunu düşünüyorum. Kimileri günah olduğundan, kimisi ise tıbbi süreç içerisinde hiçbir sorun olmadığından bahsediyor. İşin bu kısımları bir tarafa, ben daha çok kürtaj olan kadının psikolojisiyle ilgileniyorum. Hele ki birlikte olduğu adam tarafından, gelecek günler adına verilmiş sözlerin üzerine, geleceklerini etkilememesi adına bazı fikirler empoze edilerek bu karar aldırılıp daha sonra bu yolda bir başına bırakılan kadınların psikolojisiyle. Uykuları kaçan, çoğu geceler rüyasında görerek bütün geceyi bir koltuk köşesinde oturarak geçiren, dokunduğu her çocukta kaybettiği bebeğini hatırlayan, kötü bir operasyon sonucunda içinde parça kalarak takriben bir ay sonra aynı operasyonu yaşayarak ölümden dönen kadınların psikolojisiyle...
Seks ne kadar ayıpsa bu ülkede kürtaj da en az o kadar ayıplanan, konuşulmaması gereken, saklanması elzem bir konu. Mesela buraya kadar okuyanlar varsa belki de başımdan geçen bir şeyi anlattığımı düşünüyor. İşin bu kısmı önemli değil. Başımdan ya da başımızdan geçen... Önemli olan bu hislerle ortada bırakılan kadınlar ve yaşama hakları yalanlarla ellerinden alınan canlılar.
Aşağıda anne karnına düşen bir bebeğin ''edebileştirilerek'' yazılmış cümleleri bulunuyor. Tıbbi ya da günah taraflarından bakanlardan ziyade okuduğum yazı beni etkilediği için buraya bırakıyorum.
Dönüp dönüp defalarca okunmalı, bazı konuların çocuk oyuncağı olmadığını anlamalı ve insanların hayatlarıyla bu kadar kolay oynamamamız gerektiğini bize hatırlatmasını umuyorum.
*
Bir günlük bebeğin ağlatan kürtaj mektup
Anne karnındaki bebeğin annesine mektubu anne karnındaki bebeğin mektubu annesine anneye şiiri Bir kere daha düşünün... 5 Ekim:
Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim:
Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel birsürpriz olacağım.
23 Ekim:
Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim:
Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım:
Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım:
Ah evet ! Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım:
Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım
25 Kasım:
Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık:
Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var Anneme benziyorum galiba
13 Aralık:
Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız . Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık:
Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı Hiç duymadığım bir şey bu Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık:
Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne Anne Anneciğim Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap Anne Kolumu çekiyorlar anne Canım yanıyor anne... Anne Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne Anne kalbimi parçalıyorlar Anneciğim Anne Anne An!
Ah! Kürtajınız ta-mamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun!
Son Yazılar
Hepsini GörHer sabah uyandığımda kahve içmeyi, sigara tüttürmeyi ve köpeğimin yanaklarını sıkmayı severim. Her öğle vakti eğer yaz mevsimiyse...
Comments